
ÖZCAN YENİÇERİ, Yeniçağ, 26 Ocak 2009 |
Vicdansızlık! Kiralık kalemler... Düşüne biliyor musunuz? Bir yanda onuru için intihar eden bir gazi var. Diğer yanda da eski bir katil teröristin iftiraları! Bu ülkede itirafçı, azınlıkçı, bölücü, bölgeci ve hainlerin iddialarına Tanrı’nın buyruğuymuş gibi inananlar da var! Bu, ilginç değil ilginç ötesi bir durumdur... Bu ülkede iktidarın postunun köşesinden tutmuş, bu sayede de köşe olmuş meşhur köşe yazarları her şeyi herkesten daha iyi biliyorlar. Başbakan bile sık sık “sanığın kesin mahkûmiyet hükmüne kadar suçsuz sayılması ve kendisinin suçsuzluğunu kanıtlamakla yükümlü olmaması” ilkesinden söz ediyor. Ancak işe bakın ki mahkeme kararıyla suçsuz olduğu kesinleşmiş kişilere bile bu ülkenin demagok köşe yazarları saldırıyor. İntihar eden “devlet övünç madalyası sahibi” albayı, Gülay Göktürk: “Bir suçu söyletmek için işkence yapmak, taammüden adam öldürmek ve cürüm işlemek için teşekkül oluşturmaktan” dava açılmış, şimdiye kadar paçayı sıyırttıysa çift başlı yargı sayesinde sıyırtmış bir kişi “ olarak tarif ediyor. Bu hanımefendi yazarın yazdıklarından yargı kararıyla bir kişinin suçsuz olduğu kesinleşse bile bunu yeterli bulmadığı anlaşılıyor. Kendisini her şeyi bilen ve her şeyin kadir-i mutlak sahibi olarak gördüğünden olacak, bu insanların suçluluğuna mahkeme kararlarına rağmen iman ediyor. Bu insanların suçsuzluğu yargı kanalıyla kesinleşmiş olsa bile o, bunun ” çift başlı yargı sayesinde “ olduğunu söylemektedir. Asıl olan mahkemenin yargısı değil Gülay Göktürk’ün yargısıdır! Bu nasıl ” kesin inanç “tır? Bu ne biçim bir önyargıdır? Bu nasıl bir vicdandır ve bu nasıl gazeteciliktir? Anlamak mümkün değil. |